Osmanlı Tapuları’nı (Sened-i Hakani’leri) günümüz kayıtlarına çeviriyor, yerini tespit ediyor ve dava açılabilir hale getiriyoruz. Kadastro kanunu ile “ÖLMÜŞ DAHİ OLSALAR MALİKLERİNİN ADINA TESCİLİ YAPILMALIDIR” denirken Yolsuz Tescil ile Devlet adına İrad kaydedilen gayrımenkuller için gerekli davaları açıyoruz. Kısaca miras yolu ile size ait olacakken mahrum bırakıldığınız kanuni haklarınızı, sizin adınıza vekaleten takip ediyor ve sonuçlandırıyoruz.
Osmanlı'dan günümüze kadar varlığını sürdüren bu köklü yapının mirasçıları olabilirsiniz. Öyle köklü ve güçlü bir yapı ki hak olanı halen koruyabilmiş. Üst soylarınızdan günümüze aktarılan bu gelir ve miras haklarının sizde hak sahibi olabilirsiniz. Şimdi kısaca VAKIF olarak adlandırılan bu köklü ve korunan yapıyı size açıklamak istiyoruz:
Vakıf, bir malı, hayırlı bir hizmetin görülmesine tahsis edilmek amacıyla ve bu hizmetin sonsuza kadar devamı niyetiyle, vakfeden kişinin mülkiyetinden ve özel mülkiyetten çıkartarak, özel bir mülkiyet kategorisine aktarma ve o kategoride tutma anlamına gelmektedir. Ülkemizdeki vakıfları esas itibariyle Eski ve Yeni Vakıflar olarak sınıflandırabiliriz. Eski Vakıflar, Cumhuriyet öncesi kurulan vakıflardır. Yeni vakıflar ise, Cumhuriyet sonrası Medeni Kanunlar dikkate alınarak kurulan vakıfları ifade eder.
Vakıflar ticari, iktisadi, içtimai, siyasi, eğitim ve kültür açısından toplumsal hayatta görevleri olan tüzel ve özerk kuruluşlardı. Vakıflar birer iktisadi kuruluş gibi faaliyet göstermekteydiler. Gelir elde edip mülk sahibi olmakta, üretim yapıp istihdam sağlamakta ve bunlardan kazanç elde edip kendi faaliyet alanlarında kullanmaktaydılar. Dolayısıyla vakıfların toplum açısından önemli iktisadi işlevleri bulunmaktaydı. Toplum tabakalarının bir araya gelip kaynaşmasını da sağlıyordu. Ayrıca ekonomik faaliyetleri vakıfların kontrolündeydi. Günümüz şirket ve hodinglerinden daha geniş hizmet alanlarında faaliyet göstermekteydiler.
Osmanlı döneminde Vakıfları iki kısımda inceliyoruz;
Mazbut ve Mülhak.
1- MAZBUT VAKIFLAR: Kurucuları ve mütevellileri ölmüş, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yönetilen vakıflardır.
2- MÜLHAK VAKIFLAR: Kurucularının çocukları ve mütevellileri tarafından yönetilen fakat, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından gözetilip ve denetimi yapılan vakıflardır.
Tüzel ve iktisadi kuruluş olarak faaliyet sürdüren vakıflar gelirlerini artırmak için amaçları doğrultusunda ticari faaliyetlerde bulunmuşlar ve bu sayede gelir irad edecek mal edinmişlerdir. Günümüzde ise mazbut hale geçen bu vakıflar, Vakıflar Genel Müdürlüğünce yönetilmektedir.
Vakıfların Tüm Osmanlı Topraklarında sayısı tam olarak bilinmemektedir. Günümüz Türkiye Cumhuriyeti sınırları dahilinde 40.000’in üzerinde olduğu varsayılmaktadır. Kısacası 40.000 vakfın milyonlarca vakıf evladından biride siz olabilirsiniz.
Vakfı edenin soyundan (kan bağı ile) gelendir. Burada diikat edilmesi gereken husus sadece Kan Bağı ile yani Evladın Evladının evladı olmaktır. Gelir hakkına sahip olması ise vakıf şartnamesine bağlıdır. Vakfiyelerdeki şartları taşıyan kişi veya kişiler vakıf evladı olabilirler.
Hizmet tanımına bağlı olarak oluşturulan iş akdi hazırlanıp taraflarca imzalanır. Süreç için hukuken gerekli hizmet vekaletleri alınması ile beraber süreç başlar.
Bu süreç içinde soy bağının teknik açıdan kurulabilmesi için gerekli araştırma ve delil elde edilmesine bağlı olan ve her soy ağacı için değişkenlik gösteren süreçtir.
Toplanan belge ve delillerin uzmanlarımızın hazırladığı raporlarla birlikte mahkemeye intikal etmesiyle oluşan dava ve takip süresidir.
Mahkemenin atamış olduğu bilir kişilerin raporu hazırlaması ve ilgili mahkemenin karar vermesi ile Mirasçı veya Vakıf evladı olduğunuz ispat olunur. Web adresimiz kullanılarak yapılacak işlemlerden sorumlu olmadığımızı beyan ederiz.